Milonga’dan insan manzaraları

“Hepimizde hepimizin kimi halleri,
kimilerimizde kimilerimizin her hali mevcuttur.”

Ettore Scola " Le Balle"

Ettore Scola , ” Le Balle”

Milonguero

Brahmanlar: Tango dünyasının yönetici sınıfını oluşturur. Uzun yıllar dünya kazan bunlar kepçe dolaşmış durmuş, tüm maestrolar ile çalışmış, ömürlerini tango salonlarında tüketmişlerdir. Görevleri tango denen şu kaotik dünyayı birarada tutmaktır. Bu asil ve fakat meşakatli görevi ifa edebilmek için on parmakta 11 marifet ve her daim kendini geliştirmek gerekmektedir. Katılmadıkları executive MBA,   NLP, şiddetsiz iletişim kursu kalmamıştır.   Kaos teorisi çerçevesinde hem de kaç tane “karmaşık evrenler için modelleme” makalesi devirmişlerdir! Bir makalede geçen   “Düzen istisnadır.” ifadesi ile karşılaştıklarında “Evreka!” demiş, en sonunda rahatlamış ve tango evrenini bir arada tutma işini Allah’a havale etmişlerdir. Sınırlı boş vakitlerinde tango müzik listeleri yapmak, tango videoları izlemek, tango kostümleri tasarlamak, tango seyahatlerine katılmak ve tango bloğu yazmak gibi hobileri vardır.

Potansiyel Sri Govinda: Bunların iç dikkati her daim 3. gözdedir: yani iki kaşının ortasına aşık neyzenden bile aşkın bir ifade yerleştirir. Dans ederken yaydığı iç huzur tüm ortamı ele geçirir: “kesin şu an aydınlandı ya da aydınlanmak üzere! ” dersiniz, bu önemli anın canlı tanığı olarak. Tebesüm ederek dans pistinde buz pateni estetiğinde kayar. Ancak pistin dışına çıktığında tekrar Clark Kent görünümüne döner.Tangocu olmasaydı psikolog ya da yaşam koçu olabilecek yetenekte dikkatli ve ilgili bir dinleyicidir.

Fransız süvarisi: Ceketini, gömleğini ve pantolonunu titizlikle seçer. Ayakkabılarının tozunu dairesel yumuşak hareketlerle alır. Kostümünü sakin ve temiz hareketlerle giyer. Son olarak tango tekniğini bedeni üzerine bir zırh gibi kuşanır. Iç dünyası ile ilgili ser verir sır vermez. Kırık düzeyde detaycıdır. Bir oturuşta 3 ciltlik tango terimleri sözlüğü yazabilir. Meslek olarak orkestra şefliği mi yapıyor , freelance kiralık katil mi anlamak mümkün değildir. Bir gün Tango ana dalında Legion d’honneur madalyası verilecekse ilk seçilecek kişidir.

Formula 1 pilotu: Şampiyonluğu kesinleşse de son yarışını tribünlerin hatırı için yapan Schumacher edasıyla yarış (pardon dans) pistine çıktıklarında otomobilinin (pardon partnerinin) motorunu (pardon kaslarını) açmasına imkan tanımadan 6. vitesle girizgah yapıp, aynı anda tribünlerde (pardon masalarında) oturmakta olan hayranlarını (pardon hanımları) spectrum bakışıyla etki alanına hapseder. (pardon öyle olduğunu zanneder!) Sık sık test sürüşüne çıkar.

Hayat fani, ölüm ani, nerde kaldı bizim satsuma martini: Dünyaya eğlenmek üzere gelmiştir. Bekardır ve bekar kalacaktır. Birleşmiş Milletler eğlence elçisidir. 3 saniyecik eğlenemese kendisini o kadar kötü hisseder, o kadar panik atak olur, nefesi boğazı sıkışır ki bir xanax reçetesi yazması için acilen psikiatrist kuzenini arar. Ancak kuzeni tarafından ölmek üzere olmadığı hususunda ikna edilerek seansa davet edilir. Evinin salonu büyükçe bir bar, bir koltuk ve soyut resimlerden oluşur. Beden dili kısaca “takılıyoruz bebeğim!” şeklinde özetlenebilir. Tangoyu partner seçimindeki geniş yelpaze, kalp kırmadan ve dramatik bir konuşma yapmak zorunda kalmadan ayrılabilme kolaylığı sebebiyle tercih eder.

Müzmin çekirge: Karate Kid’in olgunluk çağına gelmiş halidir ama her nedense ustası “Hamdın, piştin. Git dünyayı gez, gör. Hadi uza, naş naş! “ dememiştir. Evi süpürmeye, boya badanaya devam etsin diye yanında tutmuştur. Jung’un arketiplerinden ebedi öğrenci olarak da nitelendirilir. Ayaklarını bedeninin geri kalanından izole ederek çizgisel, dairesel, helezonik, konik, titreşik, tepinmetik her yöne biteviye sallar durur. O sırada partneri kendini park halinde bulur. Can sıkıntısından tuvalini boyalarını çıkarır, manzara resmi yapmaya koyulur.

Feleğin çemberi ön büro amiri: Bunların ağababası Klaus Kinski’dir. Direkt skora gider. Pozisyonları, atraksiyonları ve hayatı öğretme iddiası boldur. Ona sorarsanız “kadınlar ne ister” kitabını o yazmıştır. Ancak bahsettiği kitabın son baskısı 1930’lu yıllarda tükenmiştir.

Salon Erkeği: Aslen Selanikli’dir. Dedesi Mustafa Kemal’in silah arkadaşı, anneannesi Cumhuriyet’in ilk mürebbiyelerinden olur. Her zaman bakımlı, takım elbiselidir. Gülümseyişi babacandır. Hanımlara karşı zarif davranmak için çaba harcaması gerekmez; paşa dedesini hatırlaması yeterli olacaktır.

Mümtaz: Ince ruhlu ve hülyalı bakışlıdır. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Huzur romanından zaman makinesi ile kaçmış, ancak saç modelini muhafaza etmiştir. 21 yüzyıla iniş yaptığı an ilk olarak “ah nerede o eski Istanbul, o gül bahçeleri, erguvanlar, sandal sefaları!” nostaljisine kapılmış ancak hemen kendini toparlayarak Kızılkayalar’dan ıslak hamburger ısmarlamıştır. Şiir ve romana ilgi duyar, genelde platonik takılır. Hayalkırıklıklarını dans pistindeki şiirsel dansıyla ifade eder. Masalarında bekleme yapan kadın dansçıları gözyaşları içerisinde bırakır. 

Sokakların Çocuğu: Bir tanda süresinde aşık olma ve geri kalan ömrünü bu aşk uğruna heba etme kabiliyeti vardır. Hayatın baskısını kaslarını şişirerek dengeler. Nefs-i müdafa odaklı yaşar. Pist trafiğinde çıkabilecek olası problemler için yanında tornavida taşır. Hep replik tadında konuşur. ‘Tuvalet ne tarafta?’ diye sorarsın: “ Yalnızlar klübünün gece bekçisiyim” diye cevap verir. Sonra da kendi cevabını cok beğenerek, Dül Dül yıllık izne ayrıldığı için yalnız takılan Red Kit havalarında karanlıkta uzaklaşır gider.

Milonguera

Kraliçe Arı: Kovanın işleyişi kraliçe arıya bağlıdır. Pek ortalarda gözükmez. Ama dünyayı yöneten 12 aile, derin devlet, hayaletler ya da uzaylılar gibi aslında var oldukları bilinir. Yakalaması lüferden bile daha zordur. Yakalayabilmek için önce parlak, ışıltılı kostümler, loş bir sahne ve seyirciler hazırlanır. Mor uzun bir perde bulunur, üstüne projeksiyon ile ışık yansıtılır ve bol bol alkışlamak gerekir. Tango okullarında tebdili kıyafet dolaştıkları da söylenmektedir.

Mata Hari: Kostümleri “deliye her gün cadılar bayramı” atasözünü hatırlatır. Rakibini dans pistinde sıkıştırdığında önce bir boleo darbesiyle sersemletir, arkasından ikili gancho ile kıskaca alır, giro ile arkasından dolaşıp öldürücü darbeyi vurur. Partnerinde gerilim filmi tatmini yaratır. Bilinçaltına photoshoplanmadan atılan bu gerilim dosyası sabaha karşı erken saatlerde erkek dansçıya örümcekler tarafından yenme kabusu olarak geri dönebilir.

Yedi cücelerin Pamuk Prensesi: Genç, güzel, beyaz tenli, “light” ve hep neşelidir. Dekolteyi hakkıyla taşımak için yaratılmıştır. Sanki ne söylesen anlamayacakmış, anlasa bile umursamazmış, umurunda olsa bile “sana ne!” havalarındadır. Zaten insanda konuşma değil, manzarayı seyreder gibi boş boş bakma isteği uyandırır. Hep 7 adet cüce ile dolaşır. Aynı anda başında kelebekler gibi uçuşan pericikler “Bir Yaz Gecesi Rüyası”ndan transfer olmuştur. Dans tekniğine çok önem vermez. Zaten vermesi de gerekmez.

Desert Rose Eley Eleeeygh: Gözlerini kapatıp kendi içinde o kadar uzaklara gider ki ailesi “kızım seni affettik, evine dön artık!” ilanını tüm gazetelere vermek zorunda kalır. 3. dünya savaşı çıksa, bombalar patlasa, hatta CHP iktidara gelecek olsa bile gözlerini açmaz ve hiç bir kuvvet o gözleri açtıramaz. Ara olup da partnerler birbirlerini selamladıktan sonra yeryüzüne acil iniş yapar. Dans esnasında kendi masası ile kerteriz almadığı için herkes yerine oturduktan sonra bile şaşkın ördek yavrusu gibi koordinatlarını belirlemeye çalışır.

Nerd (Sınıf Birincisi): Okul çağlarında “ dibini görmeyen sevdiğini göremesin!” hırsıyla bir gecede 500 sayfa Akışkanlar Mekaniği çalışmışlığı vardır. İç güzelliğe ve sağlam karaktere değer verir. Siyah kemik çerçeve gözlük takar. Akademinin basamaklarını ağır ve kararlı adımlarla çıkmış, genelde 4. ve 5. boyutlarda takılmıştır. Ancak 50lerine geldiğinde 3. boyutu es geçmiş olduğunu aniden farkeder, briç klübüden tango okuluna yatay geçiş yapar. 28 yıl süren eğitim hayatından kalma alışkanlık ve mükemmeliyetçilikten olsa gerek ilk milongaya cesaret etmesi 3.5 yıl almıştır. Tüm hocalardan ders almışlığı, en azından çay içmişliği vardır.

Miss Brown: Kafasına sürekli şapka benzeri kuşlu, çiçekli böcekli aksesuarlar takar. Hafif alzeimerlı Ingiliz kraliyet ailesi mensubu izlenimi verir. Soprano kahkasından deşifre edilebilir. ingilizce, Fransızca, Ispanyolca, Italyanca ve Latinceyi anadili gibi konuşur. “Yaşama Sanatı”, “Feng Shui ve Ruhsal Detox” türevi kitaplar okur. Viyana’da kültür, İtalya’da şarap seyahatlarine katılır. Değirmenin suyu nereden geliyor konusu Ingiliz görgü kuralları gereği mevzu bahis edilmez.

Josefina Peralta: Rosa Parks’ın ilk kez otobüste beyaz adama yerini vermeyi reddettiği ve Amerika’da siyahların ayrımcılığa karşı direnişinin sembolü olduğu yıllardan çok daha önce Buenos Aires’in bir kenar mahallesinde Josefina Peralta adında bir genç kadın ilk kez bir erkeği dansa kaldırmıştı. Arjantin toplumunun genel ahlak değerlerini rencide eden bu fütursuz girişim sonucu ülkede isyan çıktı, hükümet devrildi, tango salonları uzun süre kepenkleri kapattı. Neyseki güvenlik güçlerinin yerinde müdahalesi ile gelenekler korunmuş kadın kısmına haddi ve yeri bildirilmiş, toplumun huzuru tekrar tesis edilmiştir. Ancak bu isyandan ilham alan ve düzeni bozmak isteyen kimi kadın dansçılar da yok değildir. Hatta bunların kendi aralarında gizli gizli toplantılar yaptıklarından şüphe edilmektedir. Bu tipler özellikle erkek figürlerini öğrenmeye kafayı takmışlardır. Gecenin ilerleyen saatlerinde boyfriend jeans ve sneakers ile arz-ı endam eyler, sürekli feminist feminist masalarında oturan erkekleri ve ortamı gererler. Cabeseo sanatını telekinezi seviyesine taşımışlardır.

Turist: Bunlar bir görünüp bir kaybolur. Biz bu yolun yolcusu değiliz, sizden değiliz, gözlemci sıfatıyla atandık triplerindedir. Tango mu yapıyor, samba mı yapıyor, göbek mi atıyor, ne yapıyor çok anlaşılmaz. Ama tavırları kendinden emindir.

Dokunulmazlar: Tangoya yeni başlamış kadınlardan oluşur. Tango Kast Sistemi’nde en alt basamaktır. Bunlar selam verse “mirada” diye almazlar. Evde kalmış Külkedisi sabrıyla dansa kaldırılacağı çıkmaz ayın son çarşambasını bekler. Masasında park halinde “Hay bin kunduz! Yoksa sadece dokunulmaz değil aynı zamanda görünmez mi oldum!” endişesi paranoya seviyesine ulaşmak üzereyken, masanın önünden geçen deneyimli dansçıların “Biz de bu yollardan geçtik güzelim! Az sabret! Kilometren kaç senin bakiimmm’ yan bakışları sayesinde mevsim normallerine döner. Tüm umutlar tükendiğinde Facebook statüsünü ressam Lautrec olarak güncelleyerek panaromik bakışa geçer. Boş boş oturmaktan gözlem yeteneği geliştiği için,   şu an okuduğunuz tarzda yazılar kaleme alabilir.

Sanskritçe sözlük:
Sri: Bay
Govinda: 5 duyunun hazları konusunda ustalaşmış kişi

Tango terminolojisi:
boleo: Ani yön değiştirme -genellikle ocho hareketinin hızlıca istikamet değiştirmesi- ile ayağın kamçı gibi hareket etmesi.
giro: Tangodaki dönüş. Genellikle merkezdeki yönlendiren etrafında dönen takipçi tarafından ön-yan-geri-yan adımları ile yapılır.
gancho: Bacağın dizden kırılıp partnerin bacağını sardığı hızlı hareket
cabeseo: Milongalarda belli bir uzaklıktan göz kontağı ve baş hareketleriyle dans partnerini belirlemede kullanılan geleneksel bir teknik
mirada:Bakışla dansa kaldırılma isteğini ifade etmek