Şehirde Toprak Yetiştirmek

Toprak altın değerindedir. Değer sistemini gözden geçirmişler için altından da daha değerlidir. Ekonomiden anlayanlar, bütün gıda sistemimiz canlı üst toprağa bağlı olduğunu bilenler, dünyada son 40 yılda verimli toprakların üçte birinin, Türkiye’de her yıl 500 milyon ton verimli toprağın yok olduğunun farkında olanlar, endüstriyel gıda üretiminin geldiği noktada insana ve toprağa verdiği zarar yüzünden derin bir gıda sorunun kapıda olduğunu görüp endişe duyanlar, altından daha değerli bu şeyi korumak konusunda çaba gösterirler. Bu çaba, yeryüzünü korumak için verilen diğer tüm emekler kadar gerekli ve geçerlidir.

İlk permakültür eğitimimi aldığım, kompost ile tanışmamı sağlayan Penny Livingston şöyle demişti: Biz toprağı yetiştiririz. Toprak da bitkileri yetiştirir. Yemek yiyen ve çöpüne erişimi olan herkes toprak yetiştirebilir.

Eğer çöpümüz üzerine bir meditasyon yapsaydık kendimiz ile ilgili çok fazla şey öğrenirdik. Çöpüne dikkatle baktığında ne görüyorsun? Neler tükettin? Tükettiklerin ne kadar uzaklıktan geliyor? Kim üretiyor? Üretim koşulları nedir? Paylaşım adil midir?Her biri dünyanın dört bir yanından gelen, evimizde bir süre var olduktan sonra algı alanımızı terk eden nesneler nasıl bir yolculuk yaşıyor? Ne kadar bir kısmı geri dönüştürülebiliyor? Geri dönüştürülemeyenler nerede? Hepimizin sağlığı üzerindeki etkileri nelerdir? Pasifik okyanusunda oluşan kıta büyüklüğündeki çöp yığınının içinde senin de attığın plastik su şişesi var mı?

Nesne sürekliliği gelişimsel psikolojinin önemli kavramlarından biridir. Bebeğin görüş alanında olan bir nesne görüş alanından çıktıktan sonra da var olduğunu kavraması demektir. Bu kavram çerçevesinden çöp ile olan ilişkimize baktığımızda, belki de insanlığın henüz nesne sürekliği kazanmaya başladığı bebeklik evresini yaşadığını söyleyebiliriz.

Çöp üzerine düşünmeye başladığınızda, dünyaya bakışınız kadar kendi yakın çevreniz ile olan ilişkiniz de dönüşmeye başlar. Şehirde dolaşırken her şeyi kaynak olarak görürsünüz. Mesela belediyenin taşeron firmasının budamadan sonra bıraktığı dallara, semt pazarlarında, tezgahın arkasında akşam çöpe atmak üzere biriktirdiği meyve sebze artıklarına, mahallenin 40 yıllık seyyar enginar satıcısının büyük bir ustalıkla soyduğu enginarların kabuklarına, komşunun çimenlerine, çöpçülerin süpürüp attığı yapraklara, marangoz arkadaşınıza uğramışken bir kenarda birikmiş talaşlarına, at çiftliklerindeki gübrelere talip olursunuz. Bir süre anlamaz bakışlarla sizi süzseler de, genelde anlayış gösterir ve isteğinizi geri çevirmezler. Kişisel gelişiminizde çöpün nesne sürekliliği evresine ulaşmışsanız her sokağa çıkışınızda, her yerde kaynakların ne derecede heba edildiğine tanıklık ettiğinizde bu durumu değiştirmek için yapılabilecekler konusunda daha fazla kafa yormaya başlarsınız.

Şehirde kompostun oluşumunu sağlayan koşullar kırdan hiç de farklı değildir. Üstelik şehirler nüfus yoğunluğu sebebiyle çöp kaynağı olarak daha zengindir. Türkiye’de organik çöpün oranının %60 civarında olduğu düşünülürse oldukça anlamlı bir çabadır. İster bahçeniz olsun ister olmasın kompost yaparak hem ortak sorunumuz olan çöp sorunun çözümüne katkıda bulunabilir hem de bitkilerinizi beslemek için kendi kaynaklarınızı kullanabilirsiniz.

Sonra isterseniz bitkilerin altına serpersiniz. İsterseniz kumla, perlitle karıştırıp tohum yetiştirirsiniz, isterseniz çayını yapıp hem daha tasarruflu kullanır hem de bitkilerinize püskürterek zararlılardan korursunuz. Dönüşümü anlamaya başladığınızda sizin dönüşümünüz de başlamıştır. Etrafınızdaki bahçe büyüyüp serpildikçe, şehir denen şey de yeryüzünün bir parçası olduğunu hatırlar ve aslına döner. Orman banyosu yapmak için çok uzaklara gitmek gerekmez. Orman size yaklaşır.

Sizin için iyi olan toprak için de iyidir. Beslenmenizi toprağınız için iyi olanlara öncelik vererek yeniden düzenleyebilirsiniz. Yıllar içinde bitkileriniz toprağınıza, siz bitkilerinize, toprağınız da size benzemeye başlar. Yetiştirdiklerinizle beslenir, çıkan çöpü iade edersiniz. Toprağınızın rengi değişir, daha kararlı, kendinden emin, bereketli ve cömert olur. Hangi toprak doygun, hangisi can çekişiyor bakar bakmaz hissedersiniz. Yapabilecekleriniz basit ve erişilebilirdir.

Kompost bir mucizedir. Kendi yerelinize etki edebildiğinizi hissettirir, başka yerellere saygıyı kuvvetlendirir. Yeterlilik hissi verir, bu bakımdan sakinleştirici etkisi vardır. Merakı tetikler. Mutfakta kullandığınız yiyeceklerin neler içerdiğini merak etmeye başlarsınız. Muz kabuğuna, yumurta kabuğuna gözünüzün içi gibi bakmaya başlarsınız. Mesela karpuzu da eskiden beri sevseniz bile kabuğu kalınları ayrı bir seversiniz toprağınıza geri kazandırabileceğiniz bir bolluk sunduğu için.

Başlamak bitirmenin yarısıdır. İlk denemelerde başarısızlık bir ihtimal olsa da devam ederseniz mutlaka kompostunuza kavuşursunuz. Diyelim mesela 1 metrekare bile toprağınız yok. Bulursunuz. Bu sefer de tohum aramaya başlarsınız. Gerisi çorap söküğü gibi gelir. Bir gün sadece kompostu merak etmişsinizdir, bir bakarsınız sırasıyla solucanlar, binbir çeşit böcek, kuşlar, arılar, kirpiler, lavantalar, biberiyeler, aynısefalar, meyve ağaçları, kent bostanları, beraber şarkı söylemeyi bilen kalender insanlar hayatınıza girmiş. Kimi zorluklar sizi terk etmiş yerini daha basit yaşamsal şeyler almış.

One thought on “Şehirde Toprak Yetiştirmek”

  1. Şerinur Yüksel
     · 

    İTÜ Mimarlık öğrencisiyim, çok farklı bir perspektif kattınız teşekkür ederim. 🙂

Bir cevap yazın